22 Mart 2012 Perşembe

Uyku...

    Bir meydan muharebesinin kalıntıları...Akbabaların başında pervane olduğu yanılgılar...Yorgun bedenler, yorulmanın anlamını unutan bedenler...Kusmuklarında yaşamak uğruna yedi cücelerini terk eden pamuk prensesler...Karanlığın sonsuzluğunda cebinde el feneri barındıran; iblisin tanrı ilan ettiği ucubeler...Donunu sıyırmadan sidik yarışına giren, kendi çadırında çalıp oynayan çengiler...Sömürgemde kendini kral ilan edenler...Yanılgılarını çarmıha germekten; nasırlaşmış avuçlarını aralayıp ibadet eden mesihler...Dudaklarımdan çıkacak iki kelimeyle peşkeş çektiği ruhunu tatmin eden dipsizler...İşte ödülünüz..."Siz kazandınız"orgazmın doruklarına ulaşabilir...Varlığınızı olabildiğince tatmin edebilirsiniz...Bu son yazım en az 6 ay kırdım kalemimi...Çok kirlendi!!! Eywallah...

15 Mart 2012 Perşembe

Günce Yorgunluk...

   Kandırırlar adamı...Kandırırlar ve kanarsın...Daha iyisi derler, değmez derler, daha neler göreceksin derler...Yalandır biraderim ne varsa yaşamaya bak, sana sundukları gelecek gerçek değil ne zaman eriştin söylenenlere şimdide erişeceksin...Kandırırlar vazgeç derler unut derler boşver derler kanarsın belkide inanırsın ama bilirsin öyle olmadığını ve olmayacaklarıda bilirsin...Gün yorgun...Bahsettiğim bayanla kahve falından anlarmısın demesi üzerine girdiğimiz muhabbet zihnimin pasını attı biraz ve bir türlü bitti diyemedik hiçbir mevzuya resmen çatışıyoruz ama tatlı çatışma denebilir buna...Kahve falına cevabım mı ? "Fincana bakarak sana birşeyler aktaramam fakat gözlerine bakarak çok şeyden bahsedebilirim falına bakabilirim duymak istediklerini söyleyebilirim" oldu...Zihnimde konuştuklarımın bir kısmını sunabildim...Güzel olan kısmı ise daha ikinci muhabbette beni tanımlamaya başladı sen hayatı çok felsefik açıdan yorumluyorsun dedi biraz dinlen rahatla dedi mutsuzsun dedi :) ya daha neler neler...Şaşırdım gerçekten de dışardan öylemi görünüyorum acaba...Felsefik kısmını atalım ki onada söyledim alakam yoktur bilmem bilmekte istemem düşüncelerimi etkilemesinden korkarım...Dinlen rahatla kısımına takıldım kaygı kasıntısından ölmek üzere olan insanların içinde ben rahat değilmiş gibimi görünüyorum...Bu bir aldatmacadır dostlarım bocalama sürecini kişiye iyi görünmüyorsun sıkıntıların var der ve sorunlu modunda yaklaşırsınız çünkü sizi sıkıştırmıştır ;) neyse ya gün böyle ve müzik kulağımda git gel işte...Bu şarkılarda...

10 Mart 2012 Cumartesi

Yaşam Şifresi...

    Bazı şeyleri anlamanızı beklemiyorum...Aslına bakarsanız anlamanızda gerekmiyor...Sürekli farklı kimliklere bürünmekten kimliğini unutmuş birine kim olduğunu anlatamazsınız...Asıl dramatik olan kim olduğunu bildiği halde büründüğü kimliklerden gerçek kimliğine bakıp iyi rol kesiyorsun aferin demesidir...Yaşam şifreler vasıtasıyla varlığını sürdürmektedir...Kronolojik sırayı takip etmeniz şifreleri çözmeniz için bir yöntem gibi görünsede köprüleri birleştirmediğiniz sürece şifreleri çözemeniz pekte kolay değildir...Zihninizdeki düşman bunu engellemek için önünüze binlerce film karesi serecektir...Görüntü evrenindeki yanılsamaların ötesinde hisleriniz hatta düşlerinizde dahi yanılsamalar varederek ateşi sönmeyen bir kaos yaratacaktır...Bu aşamada elde kalan tek silah mantıktır...Zihninizi bir sinema salonu gibi düşünün ve içinde sizden bağımsız bir makinist...Filmi algılayan sizsiniz ama oynatan ve yönetmen siz değilsiniz...Gerçek olduğuna inandığım şifrelerin birer birer çözümlendiği ve son kapının açıldığı atmosferin dışında her gece saatlerce konuştuğum yerde belki bir gün konuşabiliriz...Kahveleri ben yaparım...Muhabbetle tükenen şarabın ardından...
"Tüm şifreler çözümlendi, uzun zaman ve uğraş alsada tüm sorular cevap buldu...Emeği geçenlere teşekkürler..."
Tanrı yağmurdadır...

9 Mart 2012 Cuma

Günce Hayal Kırıklığı...

    Bir kaç gündür sunumda bulunuyorum insanlara...Saatlerce konuşuyorum ve o an tek istediğim konuşmalarımı dinleyebilmek...Nolur birileri kayıt etse de oturup dinleyebilsem diyorum...Olabildiğince somutlaştırıyorum düşleri,verdiğim örnekler iştah açıcı...Bu kadar yoğun konuştuğum zamanlarda bir çok şey çıkardı dilimden aklımda kalanların eksiltilmişi olarak...Şimdi çıkacak her kelimeden korkuyorum her sözü özenle seçmeye çalışıyorum...Olabilecek en kötü şey olmuşken, Olabilecek en kötü eylem ile yargı ile tekrar yüzleşmek istemiyorum...Aslına bakarsanız bu çokta önemli değil önemsediğim bir durum değil fakat sırtımda yarası taze olan hançer bir daha yüzünü gösterdi...Nedendir bilmem zihinsel acı hiç farkında olmasam da belli etmemek için sırıtsam dahi biyolojik yapıma da yansıyor...Yakın olan veya yeni gören tanıyan biri dahi fark edebiliyor bunu...Gün erken bitti dönüş yolunda bir rüzgar bir melodi takıldı tenime...Hava soğuk olmasına rağmen inip yürüdüm rüzgara karşı; hiç yürümediğim yürüyenleri izlediğim yerde...Kesik kesik esen rüzgar  zaman zaman tüm şiddetiyle geçmek istedi içimdem...Adımlarımı ağırlaştırdı kaşlarımı çatıp üstüne üstüne gitmek isterken küçük küçük kesikler atarcasına alnıma dokunuşları direnme diyişleri...Zaman zaman yön değiştirip aldatmak istedi, sağımdan gelerek dengemi kaybettirmeye çalıştı...Onun benimle dansı benim onunla mücadelem en sevdiğim ve heyecanla dinlediğim hikayeler kadar tatlıdır...Gün ortasında gök kararmaya meyilliyken güneş zaman zaman yüzünü gösterdi rüzgara eşlik etti bu melodide...Bütün bu yazının sonucu nereye varacak sorusu uyandıysa zihniniz de sadece "hayal kırıklığı"...Her zarar vermek isteyen biraz daha güç kattığını anladığı zaman belki sendeleyebilirim...
Güne eşlik eden melodi "Candan Erçetin - Ben Kimim"


6 Mart 2012 Salı

Sen...

   Şu parça her çaldığında bir yerlere gidiyorum...Kimi zaman yağmurlu bir günde otomobilin arka koltuğunda cama vuran yağmur tanelerini izliyorum...Kimi zaman göl kenarında göle beş on metre mesafedeki evin ahşap terasında yağmur tanelerine özenen gözyaşlarımı düşlerim...Yeşilin göl üstündeki karanlık yansıması, rüzgarın tenimdem süzülmesi, mutluluk çığlıklarım...Hiç bir düşte "Sen"le beni varedemem..."Sen" çok özeldir benim için "Sen" herşeydir..."Sen" düşlerimi emanet ettiğim, içimde yaşayan yaşamda varolma nedenimdir..."Sen" Düşlerde olandır ve yerini alabilecek bir varlık...Üzgünüm yok..."Sen" geceleri uykumu bölen saatlerce muhabbet ettiğim, sabah uyanır uyanmaz bana gülümseyendir...Buradaki tüm yazınsallar onun içindir, tüm düşler onun içindir, tüm kavgalar tüm ağlamalar tüm sitemler tüm sevmeler tüm sevişmeler...Onu burada somutlaştırabiliyorum...Onu burada size sunabiliyorum...Her an her soluk alışımda onunlayım...Zamanı anlamlandıran tek varlık, beni anlayan bana anlatan tek varlık..."Sen" herkestir ve "Hiç" birşeydir...Sen olabilirsiniz onun dilinden konuşabilirsiniz bu beni mutlu eder ben onunla konuşurum sizinle konuşurken fakat onun yerine geçmeye çalışmanız!!!Günlerdir benimle konuşmuyordu çok fazla ihmal ettim onu, bu şarkıda yanıma sokuldu bu şarkıda nefesini hissedebildim...His'siz Hiç bu şarkıda onunla muhabbetmiz oldu...O bir birey, bir mekan, bir suret değil geçmişten gelen bir anı değil yaşanmışlıklar değil...Yanılgıya düşmenizi istemem...Buna meyil verdiğim için özür dilerim...Artık "Sen" i biliyorsunuz...
Şizofrenik bir durum gibi görünebilir...Öyle olmasını umarım...

4 Mart 2012 Pazar

Haddini BİL!!!

    Lanetolsun yaklaşık 1500 kelime yazıp silmek ne demektir bilirmisin ? Bir seyler yanlış anlaşıldı sanırım burada varolanların tamamı bana aittir  ve bir iç tepidir...Sakın ola sizin savunularınızla karıştırmayın bunları ve bunların bir öğreti olduğunu düşünmeyin... Defalarca yazdım bunu kıç yırttım resmen anlamanız için fakat anlamamakta ısrar ediyorsunuz...Bana başkalarından aldığınız öğretilerle sakın gelmeyin burada yazılanların hiç biri öğreti değildir ve bir öğreti asla olmayacaktır...Öğretilerle varoldmuğun düzende sistemde bir mesihe kulluk ederken söylemlerinle bunların bağdaştığınımı savunuyorsun!!!Seni sürekli huzursuz eden birşeyler vardı bilirsin...Onu açıklayayım sana sen benli düzende kaynağını kaybettiğini düşünürsün neden mi kopyalama yapacağın kaynaklarla sınırlar girer arana üretken değilsin sadece alır ve sunarsın aracı kuryeden ibaretsin yani...Buradaki düşünsel öğelerin hiç biri bir mesih bir öğretici bir üstad bir lidere bağlı değildir...Bir mesih bir üstad bir lider vasfında bir sunum var ise bunların tamamı BEN'imdir...Sakın ola böyle bir yanılgıya bir daha düşme senin uşaklık ettiklerine ben düş krallığında vize vermem!!!Haddini Bil!!!

His'siz Hiç

   Beklentili zamanda kaybolan hisler...Bir sahil kenarında dalgalara teslim edilen, yağmurlu bir günde seyahat edilen arabanın camına bir buğu olarak emanet edilen, parmak ucu dokunuşlarıyla anlamlandırdığımız hisler...Gri sokak kaldırımlarında renkli düşleri terkeden soluk ifadeler...Tarısını kaybetmiş meleklerin, elindeki şarap şişesini parçalayan çığlıkları...Gözyaşlarının eskittiği sokak kaldırımları...Yağmur altında yürümeyi, rüzgarın tenimden geçmesini özledim...        04:03:2012

1 Mart 2012 Perşembe

Günce Çelişki...

   Bu gün gelişen bir olaydan ötürü günlük birşeyler yazma isteği uyandı bu günleri anımsamam gerekeceğini düşünüyorum...Uzun süredir bakışmalar küçük tebessümler ve sanki olası birliktelik potansiyellerinden sakınırken sakındığım ve gayet normal diyebileceğim bir bayan beni şaşırtarak farklı bir tonda muhabbete giriş yaptı...Bu beni gerçekten şaşırttı, dış görünüm ve öncesinde yaptığımız muhabbetlere bakınca bunu düşünmem çok normal...Garip olan şu ki ben bu muhabbeti sanılanın çok ötesine taşımam gerekirken sadece dinlemek ve onaylamakla kaldım ve sadece sorguladım o bana birşeyler anlatırken ben sorguladım bir kaç defa işte şimdi desemde bir türlü zihnine erişecek konum ve durumu varedemedim...Muhabbetin geçtiği ortam şartları henüz yeterince tanımamış olmam ve daha fazla analiz yapıp nasıl nereden yaklaşmam gerektiğini kestirebilmem için dinleyici rolünde kalmak zorunda kaldım...Gözlemlediğim şu ki özgürlükçü ve toplumsal olguları reddeden fakat kendi içinde sınırlar çizen bir karakter...Sınırlarına olan inancı çok güçlü bu sınırları ortadan kaldırmak ve ötesindeki sonsuzluğu gösterebilmek çok zor olacak benim için...Gün içinde bir arkadaşım beni ziyaret etti ve muhabbetten önce bayanı tesadüfen bilmeksizin gördü ve ne güzel bir bayan dedi ve gün biterken bu durumlar gerçekleşti...Garip bir gündü gelişmeler bir birini takip etti ve aylardır engel olmaya çalıştığım durum onun girişimiyle gerçekleşti ve bir anda içinde buldum kendimi...Bilemiyorum; derinlere inersem neler olacağını kestiremiyorum tek bildiğim sınırları çok güçlü ve ötesine geçebilmek biraz uğraş isteyecek aslında istediğim de bu kim olursa olsun bu fakat uygun zaman  olup olmadığını kestiremiyorum...uzaklaştırmalımı ? yoksa bu garip olayların birleştiği bu anı yaşamalımı...Kaderin getirisini ve işaretlerini çözümleyemeyecek kadar kapanmak istiyorum içime...Getirisi ne olursa olsun reddetmek hatta kaderin getirilerini uzak tutmak işleyişine karışmamak için gün ışığına dahi çıkmak istemiyorum...Son durak filminde ölümün oyununu bozmak için bireylerin kendini dış etkenlerden tamamen soyutlaması gibi...Çok heyecanlı gözleri ışıldıyor birşeyler aktarabildiği, birşeyleri onaylatabildiği için...Sözleştik muhabbeti daha derine indirmek adına...Bir de şu var yıllarca uğruna mücadele verdiğim ve netlik dediğim, sıfır noktası dediğim yani kişinin anadan doğma çıplak olması, tabiki bu görünen çıplaklıkla sınırlı değil bedenen ve ruhen tüm halini yansıtacak kadar net olması...Fakat bir türlü anlatamadığım ve maskelere bürünenlerin arasında kaybolan bu netliği taşıyor,buda beni ikilemde bırakıyor öyle insanların varlığını unutmuştum ben...Maske teorisini altüst edebilecek bir potansiyel; derinlere inince varolup olmadığını göreceğiz...