25 Şubat 2012 Cumartesi

Kader...

   "Hayatta yaşamak zorunda olduğumuz şeyler vardır ve bunları önceden bilemeyiz.Rastlantıda olsa, bizim seçimimizle de çıksa yapabileceğimiz bir şey yoktur." Benjamin button filminden kader sahnesinde ki bu sözler ve sahneler bir bir canlanıverdi bu gün...Bir araç satışı için renault bayiine gittik giderken volkswagenin önünden geçeceğimiz anda arkadaşım oradaki ortak arkadaşımızı ziyaret edelim mi dedi bende dönüşte ederiz dedim ve sonra karar değiştirdik ziyaret ettik.Ziyareti kısa tutup dönüşte tekrar uğrarız diyerek ayrıldık fakat ayrılırken başka bir arkadaşımız bizi farketti ve onunlada sohbette bulunduk.Renault bayiinde aracı alacak kişiyi yaklaşık 20 dk bekledik daha sonra araç pazarlığı başladı ve konuşmalar, konuşmaları bölen telefon trafikleri vs iş bittiğinde aracı orada bıraktık ve dönüş için başka bir araca binerken şu soruyu sordum kendime araçtan alınması gereken malzemelerimiz varmı bir baksaydık...aslında araç arkadaşımın ve ona söylemek geldi içimden fakat bilmediğim bir nedenden ötürü söyleyemedim ve yola çıktık...Aracımız orada kaldığı için bizi merkeze bırakacaklardı sanırım 2 ışıkta kırmızı da durduk bir ışıkta yeşil olduğu için teğet geçtik ve merkeze gidebilmemiz için tahmini 4 güzergah alternatifi vardı...Şoförün seçtiği güzergahta ilerliyorduk..Günlerden cumartesi yani bu gün, olmaması gereken yerde oradaydı...Bu durumlardan biri erken veya geç olsaydı o an varolmayacaktı.Volkswagene uğramasaydık, uğradığımız zaman ayrılırken bir başka arkadaş bizi farkedip hal hatır muhabbetine girmeseydi, gittiğimiz yerde alıcı bizi 20 dk bekletmeseydi pazarlık bukadar uzamasaydı veya daha fazla uzasaydı, ben o öneride bulunup aracı kontrol edip malzemeleri alsaydık (bayağı malzeme varmış), 2 kırmızı bir yeşil yerine 3 yeşil veya 2 yeşil bir kırmızı ışığa denk gelebilseydik, aracı kullanan kişi seçtiği güzergah yerine diğer 3 güzergahtan birini seçseydi veya izin gününde olamaması gereken yerde bulunmuyor olsaydı...Bu gün bunları yazmıyor olabilirdim ve bugün kadere bunu istedi o zaman bir anlamı olmalı diyerek zihnimi bukadar yormazdım bu bir anlam ifade etmeli diyerek defalarca aramak ile aramamak arasında sorgular yaşamaz her sorguda iyi ve kötü durumlar varederek diğer alternatife yönelmezdim...Zamanın varettiği evreden bu yana bütün paylaşımlar iyi ve kötü olmak üzere neredeyse tamamına tekrar şahit olmamış olacaktım...Ve şunu söylemek çok zor olsa da inanın dizlerim titremiş olmayacaktı...Neden mi zor ? olmamalıydı...Sadece olmamalıydı...
Kaderin kurgusunu yakalayabilmek güzel...
"Güne eşlik eden şarkı benden bağımsız...Halil Sezayi - Paramparça"

20 Şubat 2012 Pazartesi

Maskeli kahraman...

   Sen benim kahramanımsın...Hemen herkes kahraman olmak istemiştir...En çokta film kahramanlarına bürünürüz...Oradaki karakterler gibi olağan üstü yeteneklere sahip olmak veya olayları boyut ötesi bir yetenekle kontrol edebilmek...Will simith'in oynadığı Ben efsaneyim beni çok etkilemişti mesela...Yıllarca hayalini kurduğum yalnızlığı yaşıyor yaşamak zorunda kalıyor...Filmin içeriğine baktığınızda zombi filmi gibi gelebilir fakat oradaki yalnızlık tarif edilemez bir özlem benim için...Belki erişince mutsuz olurum belki lanetlerim bilinmez, fakat zayıf düştüğüm zamanlarda defalarca izlemiş olsam da açıp tekrar izlerim ve bana güç verir...Sadece bu değil tabiki içinde bulunduğunuz duruma göre hayatınıza uyarladığınız kahramanınız değişiyor...Zaman zaman Wanted - James Mcavoy; Constantine - Keanu reeves; Disturbia & Transformers - Shia Labeouf (özel bir karakter benim için); Fight club Edward norton ve bir çok karakter bazende Antonio hopkins - Hannibal (yamyam belkide efsane) olursun...Bu gün ne olacağım ben hangi kahraman...Bugün özel bir gün aslında yalnızlığı arzulayıp hayal ederken zaten yalnız olduğumu bildiğim gün, evet "Ben efsaneyim"...Gerard Butler - Adalet peşinde  unutmamak lazım...Belki de bugün kendim olurum karanlığın kahramanı karanlığın ucubesi karanlığın piçi karanlığın aciz kölesi...Size bir tavsiye eğer kahraman olarak yaşamak istiyorsanız benliğinizi tüm çıplaklığıyla sermeyin ortalığa en zayıf yanlarınız da dahi sığınmak, hatalar yapıp teselli edilmek, çocuklaşıp şımartılmak için benliğinizi emanet etmeyin kimselere...Evet bunun adı sahtekarlık maskenizi kuşanıp tüm evrene oyun oynamak, bu çocuğunu deli gibi sevmek isterken sevememek sevgini gizlemek gibi bir şey veya babanı annneni adını ne koyarsan işte...Bu maskeleri kuşanmazsan kuşatma altında kalırsın ve ele geçirilirsin artık kahraman değilsindir esir etmişsindir kendini...Bir işin olabilecek en olumsuz yanı ölüm değil midir?Ötesi yoktur...Öl hergün kendin için kahraman için ve ufukta diril ve gece öl ve diril!!!Gelin gecenin kahramanını Fight club Edward norton yapalım müzisyeni Pink floyd olsun...Bu gece ölelim ve ufukta yeniden dirilelim...

13 Şubat 2012 Pazartesi

Lanetli Parmaklar...

kırılası parmaklar düşlere eşlik edemeyen parmaklar...ölümü tanımlayamayan ölümü yaşayamayan yaşamı sıkı sıkıya kavrayamayan,bir dua için açılamayan yansımaları yanılsamış anıları lanetlemiş parmaklar...sığındığın karanlıkta kayboldun...erişilemez sandığın karanlık seni hapsetti...ışık, ışığı kapatın lütfen...tenim çok hassas...

11 Şubat 2012 Cumartesi

Geçmiş olsun...

      Burası düşler diyarı, düşlerimin diyarı...Bana erişebileceğiniz kendinize erişebileceğiniz adaletin adaletsizliğin merkezi.Burada kanun, kural, zihninizi ören tüm ritüeller tüm değerler duygularınız duygusuzluklarınız 'hiç' biri yok...Hiç dedik; peki ne kadarını yaşadık uyguladık...Maddeye varlığa olan tutkumuzu hangi konumda reddedip, reddettiklerimize sığınmaya başladık...Yenik düşüp teslim olduğumuz tanımlayamadığımız yada tanımından kaçtığımız "Hiçliğimizi terk ettiğimiz" neydi.Bir başka konumdaki bir başka varlığa olan bağlığımız mı, anne baba arkadaş sevgili maddi varlıklar hangisi? Bu her neyse tapılası düş'ü yok etmiş olmadımı...Tüm bunlara rağmen neden hala düşlere karışıyorsun neden hala düşlerdesin neden her gece düşleri ziyaret ediyorsun?İhanet anne olan baba olan sevgili olan arkadaş olan dost olan kardeş olan bana değil düşlerinedir!!!Düşlerimden uzak dur!!!Olduğunu sandığın hayalini kurduğun yerde değilsin, olduğumu sandığın; hayır hayal edebileceğinden öte bir yerdeyim...Patolojik bir sistem varedip sistemde paradokslarla varolmaya çalışırak karmaşık bir komplex yaratıyorsun...Erişebildiğini sandığın yapının yakınında dahi değilsin...Burası düş kenti; hayalini kuramazsın, erişemezsin...Geçmiş olsun ruhunun hapsolduğu "BEDENİNE" eminim canın çok yanmıştır...Benim hiç yanmadı!!!

9 Şubat 2012 Perşembe

Çıkarcı ikiyüzlü Piçler!!!

     Bir gün anlayacaksınız hatalarınızı...Bir gün iç hesaplaşmanızı yaparken yanıbaşınız da olacağım...Gerçekten ne kadar çaresiz olduğunuzu göremiyor musunuz?Yıllarca sömürüp sonrada kültürel ayrımdan mı bahsediyorsunuz...Filmlerde izlediğimiz kötü adam rolüne bürünüp güler yüzünüzün ardında işler mi çeviriyorsunuz...Yanıldınız çok yanıldınız...Terkedildiniz ve yavaş yavaş yalnız kalmaya başladınız.Sizde bunun farkındasınız ve gerçekten düşündüğünüzde dizleriniz titriyor...Naptınız siz ya! yıllarca özenti içinde yaşadığınız hayatta hor görülmediniz de şimdi elinize ne geçti de hor görmeye başladınız...Her şey bir yana varlık yaratılışına karar veremezken dünyaya geldiği konumda onu nasıl yargılarsınız, yargıladığınız varlık mı tanrı mı? Aslında sizede hak veriyorum yıllarca ezik karakter olarak yaşadınız, kendinizi ezik hissettiniz yada öyle hissettirdiler.Bir farkındalık yaratmaya çalışarak durumu tersine çevirmeye çalıştınız ama yanlış adamla dans ettiniz.Dans etmeniz dahi çok yanlış, size yapılandan rahatsızlık duyduğunuz halde başkasına yapmaya kalktınız fakat maskeniz düştü, tüm pislikleriniz çıktı ortaya.Noldu şimdi kim galip kim yenik hangi egolarınızı tatmin ettiniz, hangi evreni bahşettiler size, her türlü namussuzluğun altına imza atıp bir de soylu sınıfından mı ilanettiniz kendinizi. Evet gerçekten sizinle bizim aramızda bir fark var ciddi bir fark...Bu farkı siz benden çok daha iyi biliyorsunuz...Çıkarcı aşağılık pislikler!!!

2 Şubat 2012 Perşembe

Diriliş!!!

     Bugün ve günler evvelinden başlayan bir heyecan tutku varolmanın dirilişin keskin kokusu!!!Çok güzel herkesi herşeyi görebiliyorum, evren beni barındırmıyor ben evreni barındırıyorum içimde.İnanılmaz bir duygu inanılmaz bir tat...Yıllardır toprak altında yatan bir ruh sonunda tanrısına kavuşuyor, kanatlanıyor, özgür...Tüm boyutları tüm evreni tüm düşleri ve kabusları ve entrikaları ve maskenin arkasındaki kimlikleri ve seni ve suskuyu ve sonsuzluğu ve imkansızı ve herşey orada işte görüyorum...Tam tadında varoluş, tam olması gereken konumda...Herşeyi görebiliyorum...Herkesi...Her oyunu...Her heyecanı...Her mutluluğu...Her sahtekarlığı...Her...Her...Her...Dikkat edin kendinize...